
Ümraniye escort soğuk sokaklarında gece sessizdi. Yağmur yeni dinmiş, kaldırım taşlarının üzerinde sokak lambalarının ışığı titriyordu. Yirmi iki yaşındaki Meryem, başını öne eğmiş, ağır adımlarla yürüyordu. Ellerini dolgun memeli montunun cebine sokmuş, yüzündeki yorgunluk çizgileri yılların değil, yaşadıklarının izini taşıyordu.
Meryem, hayata adil olmayan bir yerden başlamıştı. Çocukluğunda babası evi terk etmiş, annesiyle küçük bir Anadolu kasabasında zorlukla yaşamışlardı. Genç yaşta İstanbul’a gelmek zorunda kalmıştı; umutla, bir şeyleri değiştirebilme hayaliyle. Ancak İstanbul, onu kucaklamak yerine duvar gibi karşısına dikilmişti.
İlk zamanlar küçük işlerde çalıştı. Temizlik yaptı, garsonluk denedi, tekstil atölyelerinde seksi saatlerce dikiş dikti. Fakat kazandığı para kiraya, faturaya, annesinin ilaçlarına yetmiyordu. Günler geçtikçe çaresizlik büyüdü. Sonunda bir akşam tanıştığı bir kadın, ona “kolay para kazanabileceğini” söyledi. Meryem o anda susmuştu. Ama birkaç hafta sonra cebinde beş kuruş kalmadığında, çaresizce o yolu seçti.
Geceleri Ümraniye escort sessiz sokakları artık onun çalışma alanıydı. İnsanların alaycı bakışları, hor gören sözleri canını acıtıyordu ama annesinin “kızım iyi misin?” diyen sesini duymak her şeye değiyordu. Geceleri çalışıyor, sabahları annesine ilaç götürüyordu. Her seferinde kendi iç sesiyle savaş veriyordu: “Bu ben değilim.”
Bir sabah işten dönerken ateşli pazar yerinde yaşlı bir kadının yere düştüğünü gördü. Çantasındaki eşyaları toplamasına yardım etti. Kadın teşekkür etti, “Kızım, gel bir çay içelim,” dedi. Kadının adı Hatice Teyze’ydi. Küçük bir evi, ama büyük bir kalbi vardı.
Bir yanıt yazın