
Pendik escort arka sokaklarında gece çöktüğünde, rüzgâr denizden tuzlu bir serinlik taşırdı. Sokak lambaları sarı bir sisin içinde yanar, kaldırımlarda yalnız adımlar yankılanırdı. O adımlardan biri, Zeynep’indi. İnce montunu sıkıca kapatmış, başını öne eğmişti. Soğuk, kemiklerine kadar işlemişti ama onun için bu sadece bir başka geceydi.
Zeynep henüz yirmi yaşındaydı. Ama gözlerinin altındaki mor halkalar, yaşadığı onca yılın yükünü taşıyordu. Pendik escort dar bir sokağında, rutubetli bir bodrum katında büyümüştü. Babası yıllar önce ortadan kostüm giyen kaybolmuş, annesi onu tek başına büyütmüştü. Hayat hiçbir zaman kolay olmamıştı. Okulu bırakmak zorunda kalmış, annesinin hastalığıyla birlikte omuzlarına dünya kadar yük binmişti.
İlk başta her şeyi denedi. Kafelerde bulaşık yıkadı, temizlik işlerine gitti. Ama kazandığı para, ilaçlara bile yetmiyordu. Bir gün çaresizce sahilde otururken ateşli yanına bir kadın oturdu. Kadın kısa bir sessizlikten sonra, “Hayatta kalmak bazen onurlu olmakla değil, nefes alabilmekle ilgilidir,” dedi. O cümle Zeynep’in kulağında çınladı.
Bir süre sonra Zeynep’in hayatı o karanlık sokağa düştü. Her gece bir başka yabancı, bir başka yalnızlık… Kendini kaybediyordu. Aynaya baktığında götten tanımadığı bir yüzle karşılaşıyordu. Kalbi taş kesilmişti, ama içinde küçücük bir umut kıvılcımı hâlâ sönmemişti.
Bir yanıt yazın