Üsküdar Dolgun Memeli Escort

Melis, 26 yaşındaydı ve Üsküdar escort onun hem sığınağı hem de labirentiydi. Her sabah iskeleye yürür, denize bakar, sonra başını eğip uzaklaşırdı. İnsanlar onun yalnızca yürüyen bir siluet olduğunu sanırdı ama içinde kırılmış bir hayatı taşıyordu.

Bir zamanlar grafik tasarım okuyordu. Üniversiteyi dereceyle bitirmişti. Hedefleri, hayalleri vardı; bir gün kendi atölyesini kurmak, çizimlerini sergilemek, dijital sanatla uğraşmak… Ama İstanbul hayalleri çabuk yutuyordu. Babası vefat ettiğinde, annesi ve küçük kardeşinin tüm yükü Melis’e kaldı. İş bulmak kolay değildi; ajanslar ya stajer istiyordu ya da asgari ücretin altında sigortasız çalıştırıyordu. Ay sonu gelmeden para tükeniyor, faturalar üst üste yığılıyordu.

Sert Severim

Bir gün iş görüşmesine giderken tanıştığı bir kadın, ona kulağa “farklı” gelen bir teklifte bulundu. Melis önce gülümsedi, kibarlıkla reddetti. Ama haftalar geçtikçe kirayı ödeyemedi, annesinin ilaçlarını alamadı, kardeşi üniversite kayıt parasını bulamayınca o teklifi hatırladı.

İlk geceyi asla unutamadı. Üsküdar escort sahile yakın, küçük ama lüks bir otelde buluşma gerçekleşmişti. Melis’in içi buz gibiydi. Aynaya bakmamıştı bile. Her şey bittiğinde kendini yıkanmış gibi hissetmedi; aksine kirli bir gölgede sıkışmıştı.

Fakat zamanla bu gölge onun gündüzlerine de sinmeye başladı. Her sabah makyajla kapattığı yüzünde, uykusuz gecelerin izleri beliriyordu. İnsanların arasında yürürken, kimsenin gerçekte kim olduğunu bilmediği bir hayalet gibiydi.

Yine de hayalleri tamamen sönmemişti. Çizim yapmaya devam ediyordu. Geceleri dönünce, yorgun elleriyle eski defterlerine resimler çizerdi. Kalem hâlâ onun sığınağıydı. Bir gün Kadıköy’de küçük bir sergi açıldığını öğrendi. Üsküdar Büyük Memeli Cesaretini toplayıp birkaç işini yolladı. Geri dönüş geldiğinde gözlerine inanamamıştı: eserlerinden biri sergiye kabul edilmişti.

O günden sonra Melis, geceleri yavaş yavaş bıraktı. Küçük işler aldı, freelance projelerle ayakta kalmaya başladı. Zordu, hâlâ zordu. Ama artık sabahları boğaza bakarken utanmıyor, geleceğe bakabiliyordu.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir