
Zehra, 34 yaşındaydı ve Kartal escort sahile bakan eski apartmanlarından birinde yaşıyordu. Evi küçük ama huzurluydu; en çok da mutfağındaki pencereyi severdi. Oradan bakınca martıları, denizi ve vapurları görebilirdi. Ama o manzaranın ardında gizlenen hayat, pek de dingin değildi.
Zehra’nın hayatı birkaç yıl öncesine kadar düzenliydi. Bir kamu kurumunda sözleşmeli memur olarak çalışıyor, mütevazı maaşıyla geçinmeye çalışıyordu. Fakat babasının uzun süren hastalığı ve ardından gelen vefatı, sex onu hem duygusal hem de maddi anlamda sarstı. Tüm birikimini babasının tedavisinde tüketmişti. Sonrasında kurumda yaşanan kadro daralmasıyla işini de kaybetti. Bir anda, yıllarca üzerine titrediği düzen çökmüş, yalnızlık daha da ağırlaşmıştı.
Kartal’da iş bulmak kolay değildi. Zehra önce çeviri işleri yapmaya çalıştı. Sonra mahalledeki çocuklara ders vermeye başladı. Ama pandemi sonrası birçok aile özel ders oral masrafını kısınca bu da sürdürülemez hale geldi. Kirayı ödeyemediği aylar olmuştu. Ev sahibi iyi niyetliydi ama sabrının da sınırı vardı.
Her sabah uyanıp pencereden denize bakar, içinden “Bir yol bulacağım” derdi. Sonunda bir arkadaşının önerisiyle mahallede yeni açılan bir pastanede yarı zamanlı işe girdi. Zehra şimdi sabahları erken kalkıyor, Kartal sokaklarında yürüyerek pastaneye gidiyordu. Ellerini şekerle, unla kirletmek onun için bir yük değil; bir hayatta kalma biçimiydi.
Yoruluyordu, evet. Ama akşam eve döndüğünde eski defterlerini açıyor, yazı yazıyordu. Lise yıllarından beri küçük hikâyeler yazmayı seviyordu. Şimdi ise geçmişini, hayallerini, hayal kırıklıklarını kâğıda dökerek içindeki yükü hafifletiyordu.
Zehra, büyük hayaller kurmuyordu artık. Ama en azından kendi ayakları üzerinde duruyordu. Kartal escort griliği içinde bir direnç noktası olmuştu. Ve bir gün belki de o mutfak penceresinden denize bakarken yazdığı satırlar, başka kadınlara da umut olurdu.
Bir yanıt yazın